Betkanyon Giriş Adresi ile Piyasalara Adım Atın 🌐

Kullanıcılarına geniş bir yelpazede spor bahisleri, casino oyunları ve canlı bahis seçenekleri sunmaktadır. Geniş Oyun Seçenekleri: Kullanıcılar, spor bahisleri, casino oyunları ve canlı oyunlar dahil olmak üzere çeşitli seçenekler bulabilir. Kullanıcılarına geniş bir oyun yelpazesi sunarak eğlenceli bir deneyim sağlamayı amaçlar. Canlı bahis heyecanını yaşamak ve kazandıran kuponlar elde etmek için siz de İddaa futbol canlı maç sonuçları ve oranlarının listelendiği bu bahis listesinden faydalanabilirsiniz. Ayrıca “Faşizme Mücadelede Direniş Cephesi Üzerine”, “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm Yolu” isimli broşürler sanık tarafından hazırlanarak örgüt üyelerine dağıtılmıştır. Kl. :66) 5. Sanık Abdullah ÖCALAN Esasa ilişkin savunmasında: Sanık, davanın esası hakkındaki savunmasının temelinde isyan gerçeği kadar sonuçlarının bilimsel ele alınışına ağırlık vermenin büyük önem taşıdığına inandığını belirterek, Cumhuriyet Başsavcılığının Esas hakkındaki mütalaasının iddianamenin bir özeti olup, kendisinin ilk savunmasından kapsamlı alıntılar yapmakla birlikte aynı sonuca gittiği, kişi ve örgüt olarak geçirilen değişimi samimi bulmadığı, bir çıkmazı ifade ettiği, dolayısıyla eylemlerin yoğunluğu, çokluğu ve halen manen de olsa örgütle bağının devamlılığını da belirterek TCK'nun 125. maddesiyle cezalandırmayı öngördüğünü, En üst resmi yetkililerce de son “Kürt isyanı “ olarak değerlendirilen PKK önderlikli bu isyanın gerçekten hangi tarihi geçmiş kadar toplumsal koşulların ürünü olduğunu değerlendirilmediği, olayları bireysel terör boyutuna indirmenin mantıklı olmadığı gibi yanlış sonuçlara ve çıkmazı derinleştirmeye götüreceğini, 1970 Türkiyesi’nin ciddi bir sosyal patlamayı yaşadığı, yasal düzeni zorladığı, hem 12 Mart 1971 hem de 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesiyle açığa çıktığını, yasallığın ciddi şekilde zorlanarak beraberinde 27 Mayıs askeri müdahalesi sonucu nisbi demokratik özelliği olan Anayasayı budamayı ve 1982 antidemokratik özellikleri yaygın olan Anayasanın getirilmesiyle sonuçlandığını, 1980 öncesi iktidar, muhalefet, sağ-sol tüm partilerin yasadışı ilan edilmiş olduğunu, PKK'nın da bu dönemin yasadışı bir hareketi olarak doğup ağırlıklı olarak Kürtlerin toplumsal gerçeğine dayalı iyi araştırma, propaganda ve giderek eylem hareketi olarak geliştiğini, çıkışın yasal değil meşru olduğunu, özellikle 1982 Anayasasına dayalı olarak geliştirilen “dil yasağı”na kadar varan ağırlaştırılan bir baskı sistemine karşı isyanın yasal olmamakla birlikte meşruiyetinin önemle göz önüne getirilmesi gerektiğini, temel sloganlarının “bağımsızlık ve özgürlük” olarak belirlendiğini ve buna göre genel program ve eylemliliğe yöneldiklerini, PKK'nın bu yaygın eylemliliğin başta gelen sorumlularından biri olmakla beraber, “Kürt sorunu“nun tartışmasını Ankara’da önünde bulduğunu, yine “Kürt hareketi” ile Kuzey Irak'ta olup bitenleri de öğrendiğini, bu iki yönlü etkilenmeden giderek etkileyen bir güç konumuna geldiğini, Özce, PKK'nın düşünce ve eylem olarak yasalar açısından ne kadar sorumlu tutulsa da, dayandığı toplumsal zemin, içindekilerin kişilik özellikleri, direniş tarzı ve uygulanan baskı biçimlerinin de sorumlulukta önemli pay sahibi olduklarını, demokratik bir toplumda ve devlet yapısında bu tür isyana yatkın toplum ve bireylerin bu yaygınlıkta ve şiddette ortaya çıkmayacaklarını, slogan ve programlarının böyle ayrılıkçı ve sert olmayacağını beyan ederek; PKK’da dönüşümün bir çıkmaz değil bir gereklilik olduğunu, Sovyet sisteminin 1990’lara doğru çözülüşünün en az 200 yıl önceki Fransız ihtilali kadar demokratik dönüşüm üzerinde etkide bulunma potansiyeli taşıdığını, başta doğu Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde demokratikleşme yönünde gelişmelere yol açtığını, nasıl Sovyet Ekim devriminin Türkiye’nin ulusal kurtuluşunda en önemli dış katkıya yol açmışsa, bu çözülüşün de yanı başındaki Türkiye ve diğer Türki Cumhuriyetler üzerinde soğuk savaş döneminden kalma ve demokratikleşmeyi zorlaştıran statükodan uzaklaştırma yönünde o kadar derinden olumlu gelişmelere yol açtığını, bu yıllarda tam bir demokratik hareketlenme sürecine çok sancılı da olsa girildiği, yasalara pek yansımasa da sosyal ve siyasal dokunun hızla kabuk değiştirdiğini, Kürt toplumunda da bunun adeta devrimsel bir biçimde “serhıldanlar” olarak yaşandığını, Kürt objektifliğinin yasal olmasa da fiili olarak devletin en üst kademelerinde tanındığını, bunun önemli bir demokratik adım olduğunu, PKK’nın dönüşüm gerçeğinden bahsederken, her şeyden önce dünya ve ülke çapında bu gelişmelere objektif olarak dayandıklarını, PKK’nın kuruluş yıllarının; soğuk savaşın katı ideolojik kamplara ayrılmış Kürt objektivitesini ağır bir inkar ve iradesizliği yaşadığı statükocu yıllar olduğunu, ayrıca anarşik yanı ağır basan, demokratikleşmeyi pek tanımayan gençliğin sağ-sol kamplara alabildiğine parçalandığı bir sürecin damgasını taşıdığını, hem program hem eyleminde bu yıllardaki dogmatik, ideolojik yaklaşımla, gençliğin radikal çıkışının derin izlerinin olduğunu, 1990’lar da dünya genelinde bir çok örgüt yapısında olduğu gibi Türkiye’nin partiler ve örgütsel yapısında da kaçınılmaz olarak dönüşüm yaşandığını, PKK’da da yaşanılan ağır çatışma ortamı nedeniyle bu yönlü gelişmelerin ortaya çıktığını, kendisinin bu yıllarda PKK program ve eski propaganda sloganlarını terk etmesi ve yeni arayışlara girmesinin bu nedenlerle bir çıkmazı değil bir kaçınılmazlığı ifade ettiğini, PKK’da örgüt ve eylem anlayışında bir iç savaş yaşadığının gerçek olduğunu, PKK’nın öncülük ettiği eylemliliğin düzenli ve temel stratejiye ve taktiklerine uygun bir gerilla benzeri savaş olarak geliştiğini söylemenin zor olduğunu, hele hele en üst düzeyde sorumlu olarak, çatışma tarzının kendisinin istediği doğrultuda geliştiğini sanmanın büyük yanlışlık olacağını, olsa olsa Kürt toplumsal gerçeğindeki ağır feodal yapının aşiret-aiIe, dinsel gerilik biçiminde parçalanma ve çelişkilerinin yüzyıllardan beri süregelen tortularının PKK içinde can bulması ve kendini konuşturmasıdır demenin daha doğru bir sosyolojik değerlendirme olacağını, katılım gösteren herkesin kendine göre “kanun benim” anlayışından hareket ederek feodal kurallara bile ters gelen bir çok tutum ve eylem içine girdiklerini, özellikle 1987’de köy korucularına yönelim adı altında hiç yönelinmemesi gereken sivillere ve bu arada kadın ve çocuklara, çatışmalarla ilgisi olmayan kişilere yönelim olduğunu, tam bu noktada PKK’nın sınırlı da olsa ideolojik ve siyasi yanları bir tarafa bırakılarak “aydınlar kaybetti”, “köylülük iktidar oldu” adı altında partinin gerçek özünü tasfiye edip ele geçirdikleri olanakları hem partinin gerçek temsil gücünü hem de halkı bireysel etkileri altına almak için bir iç çatışmayı dayattıklarını, kendisinin bunu temelde öncülük eden kişiler nedeniyle “dörtlü çete” olarak tabir ettiğini, 1987-1997 arasında bu temelde şiddetli bir savaş verdiğini, bunun şüphesiz genel sorumluluğunu kaldırmayacağını, ama ahlaki, siyasi, örgütsel ve eylemsel tavrının anlaşılması açısından büyük önem taşıdığını, PKK’yı en zor duruma düşüren eylemlerin daha çok bu süreçte ve kontrolü kendi ellerinde tutan bu tip şahıslar eliyle işlendiğini, bu tip şahısların kırsal alanın kendilerine sağladığı avantajları iyi kullanarak bildiklerini uyguladıkları ve çoğunlukla yalanla üstünü örttüklerini, bu hususların resmi devlet raporlarında da yoğunca görülmekte ve değerlendirilmekte olduğunu, bu kişilerin sırf etkili olmak için en yanıbaşındaki yoldaşını, halktan yardımcı dostlarını bile ucuz bahanelerle cezalandırmaktan geri kalmadıklarını belirterek, Esas hakkındaki mütalaada 1990’lı yıllar madem böyle bir iç mücadeleyi yaşadığı halde neden en çok tahribat ve kayıpların yaşandığına dayalı kapsamlı bir liste verildiğini, çatışmaların en çok içte ve dışta bu yıllarda yoğunlaştığı göz önüne getirildiğinde sorunun cevap bulacağını, özellikle 1993-1996 devlet bünyesinde de kontrolden çıkmanın yaygın yaşandığı, bir çok faili meçhul kayıplarda bu durumun önemli payı bulunduğu, devletin gücünün yasadışı kullanıldığının resmi “Susurluk Raporu”nda açıkça dile getirildiğini ve halen açığa çıkmamış bir çok çete odağından bahsedildiğini, “30.000 kişinin katili, bebek katili” gibi sıfatların adaletsiz ve gerçek dışı bir yaklaşım olup reddettiğini, eri başta gelen sorumlulardan olduğunu, ama tek sorumlu olmadığını, Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye’nin, içte demokratikleşmeme, dışta da gücüne göre önderlik edebilecek rolünü oynamamasında Kürt sorununda gereken bilimsel demokratik yaklaşımı gösterememenin temel neden olduğunu, çıkmaz ve çatışmada ısrarın gelecek yüzyılın da kaybı olacağını, eğer klasik anlamda Kürt sorununun demokratik ve kültürel yaklaşımdan uzak ele alınması halinde bu çıkmazın, dolayısıyla çok güçlü bir alt yapı kazanmış çatışma ortamının derinleşerek devam edeceğini, bu durumda; 1. Askeri silahlı çatışmanın kurumsallaşarak devam edeceği, PKK’nın düşük ve orta düzeyde bir savaşı rahatlıkla sürdürebileceği, ordunun da daha fazla bu fastwin giriş güncel işe girerek geçen 15 yılın çok ötesinde önümüzdeki yüzyıla yayılabileceğini, 2. Başta bölge Kürtleri olmak üzere Ortadoğu ve dünya Kürtlerinin çeşitli ve sıraladıkları stratejik güçlerce yönlendirilerek Türkiye karşıtlığının geliştirileceği, savaş ve çıkmazın derinleşmesinin belki de Türkiye’yi hedef haline getireceği, başta komşu ülkeler olmak üzere Türkiye ile sorunu olan herkesin hem kendi Kürtlerini hem de yoğun mültecilikle yanına çektiklerini politize edip çıkarları için kullanacaklarını, 3.Çıkmaz ve çatışmanın derinleşmesinin ekonomik faturayı daha da ağırlaştıracağını, 4.Eğitim ve kültürel gerilemenin kaçınılmaz olduğunu, 5.Çıkmaz ve çatışmanın süregitmesi, Türkiye’nin özellikle demokratik gelişmesini nasıl şimdiye kadar frenlemiş ve çarpıtılmışsa, bu haliyle artarak devam edeceğini, devlet yapısında arzulanan demokratik yönlü değişimlerin olmayacağını, 6.Mevcut çıkmazın dış politika üzerinde de etkili olduğunu, özellikle Avrupa’nın kendi çıkarlarına dayalı demokrasi gerekçelerini göstererek istediği gibi davranmakta olup AB’ye bu nedenle girilemediğini, sorunun demokratik bir tarzla aşılamamasının nasıl içeride büyük olumsuzluklara yol açıyorsa dışa doğruda istenilen atılıma da imkan vermediğini beyan ederek Sorunlara demokratik çözümün Türkiye’nin kazanılmış geleceği olabileceğini, özce geleceğin olası çözüm sonuçlarının; 1. Kürtlerin demokratik Cumhuriyetle bütünleşmesi geliştikçe bunun askeri anlamda da karşı tehditten stratejik bir güç kaynağına dönüşeceğini, içte ve dışta PKK’nın askeri savaş olanaklarının çözümle birlikte Türkiye’nin hizmetine gireceğini, karşılığında verilenin ise artık dünyanın her tarafında verilen doğal demokratik ve kültürel haklar olacağını, kolay ve en masrafsız çözüm derken bunu kastettiğini, “en kolay ve en zor barış” deyiminin burada kendini gösterdiğini, dev boyutlu askeri masraflardan kurtulma, acı ve kayıpların durması, başka bir çok güce tavizkar olmamak kadar karşılarında güçlü pozisyonda olma, içte tıkanmanın aşılmasıyla çok güçlü ekonomik, sosyal, siyasal, -kültürel gelişme süreçlerine girme, dış politikada başta Avrupa olmak üzere bir çok mevzie girme ve gerçekten bölgede lider ülke konumuna yükselmenin bu çıkmazdan ve çatışma ortamından kurtulma ile yakından bağlantılı olduğunu, Türkiye’nin stratejik olarak tehlike arzeden birçok odaklar karşısında çözümle birlikte güç kazanmasının işin can alıcı özünü teşkil edip geleceğin kurtarılması derken bunu kastettiğini, 2. PKK’nın askeri sorun olmaktan çıkmasının Kürt sorununun siyasal çözümünün yolunu açacağı ve beraberinde siyasi sorun olmaktan çıkması anlamına da https://oyunoyna4.online/2025/01/08/kralbet geleceği, devletin bütünlüğünü ve birliğini zorlamaktan ona güç verme sürecine girileceğini, devletle demokratik bütünleşme yolu açıldıkça devlete karşı konumun aşılacağını, PKK’nın tüm iç ve dış merkezleri ile kurumlarının anlamsız hale gelerek tehlike olmaktan çıkacağını, 3. Çıkmazda ve çatışma sürecinde ileri çapta devlete yabancılaşmış, ters düşmüş Kürt halk yığınlarının da bu Çözüm tarzıyla rahat kazanılacağı, Kürtlere uzanacak barış ve dostluk elinin büyük birlikteliğe ve kaynaşmaya götüreceğini, 4. Sorunun çıkmaz ve çatışma sürecinden kurtulmasının ekonomik olarak gelişmenin önünü alabildiğine açabileceğini, 5. Türkiye’nin siyasi koşullarında ve Anayasal hukukunda Kürt sorununun en pratik çözümünün demokratik ve kültürel haklarını kullanmadan geçtiği, çıkmazın böyle aşılacağı ve şiddetle artık bir yere varılamayacağının dava dolayısıyla daha galabet 895 giriş iyi anlaşılmış olduğunu, demokratik ve kültürel kimliğin iyi anlaşılması gerekli olup siyasi kimlikten farklı olduğunu, daha çok devletle özgür yurttaş ve özgür toplum temelinde demokratik birliği ifade ettiğini, 6. Cumhuriyetin kuruluşundan beri demokratikleşmenin bir engeli haline getirilen ve gittikçede ağırlaşan sorunun demokratik çözümünün en çok Türkiye genelinde siyasi yapının da demokratikleşmesinde kilit rol oynayacağını, 7. İç çıkmaz ve çatışma ortamının demokratik çözüm yolunun en çarpıcı etkisini dışa açılımda göstereceğini, ağır ekonomik ve siyasal sorunlarını çözmüş güçlü ekonomik ve demokratik yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika adımlarının daha başarılı sonuç vereceği, en başta AB'ne üyeliğin sorun olmaktan çıkıp bunun gerçekleşeceğini beyan edip, Sonuç olarak; İmralı sürecinin tarihi bir başlangıç olabileceğini, uzun bir tarihi süreçten gelen ve gerçekten önemli toplumsal nedenleri olan bu isyanların doğru bir değerlendirmesinin yapılarak çıkarılacak dersler ışığında PKK önderlikli son “isyan hareketi”ni gerçekten “son” haline getirmek mümkün ve gerekli olup savunmalarında bunun gerekçelerini ortaya koymaya çalıştığını, sorunların çözüm yolunun artık demokratik sistemin geliştirilmesinden ve çizilecek çerçevesinden geçtiğini, bu konuda savunmasında alıntılar yaptığı Anayasa Mahkemesi Başkanının 37. kuruluş yıldönümünde yapılan konuşmasının umut verici olup, demokratik ve kültürel haklarında temelini teşkil ettiğini ve çözüm yolunu gösterdiğini, girilen doğrultunun bu olduğunu, demokratik Türkiye Cumhuriyeti ve onun demokratik Anayasasının bunun somut ifadesi olacağını beyan etmiştir.

Selim'in zorla saltanattan indirilmesi ve ayanlarla yapılan “Sened-i İttifak”tan beri her türlü şiddeti, devrimi, karşı devrimi, darbeleri kendi içinde neredeyse iki yüzyıldır yaşamakta olduğunu ve şiddetin artık çözümleyici değil, zorlayıcı, engelleyici olduğunu, hatta kendisini aşırı tekrarladığının da tarihi bir gerçek olduğunu, şiddetin artık Cumhuriyetin gündeminden kesin kalkması gerektiğini, Türkiye’de tüm kesimlerin konsensüs sağladıkları en temel konunun bu olduğunu, kimsenin sorunların şiddetle çözüleceğine inanmadığını, bunun açık ve tarihten en büyük dersi çıkarmış görünen ve büyük zor gücüne rağmen bu gücün etkisini ancak yaratıcı, çağdaş bir demokrasiye yönlendirmede casibom resmi güncel adres 2025 kullanan ve açıkça 90 ortalarından beri MGK konseptleri ile yürütülen, içinden geçmekte olduğumuz tarihi aşamayla da kanıtlanmakta olduğunu, ordunun en demokratik görünen partilerden daha duyarlı demokrasinin ölçütlerini hatırlattığını, demokratik aşamanın karşısında bir tehdit değil, tersine sağlıklı aşama yapmasının ve işlemesinin teminat gücü aşamasında olduğunu, aşağı yukarı diğer tüm ağırlıklı siyasal, ekonomik ve sivil kuruluşların da açık ifade etmeseler de bir büyük demokrasi arayışında olduklarını, anlamlı bir demokratikleşmeden kaçınan kesimin olmadığının da, aşamanın tarihi değerini ortaya koyduğunu ifade ederek, Kürt sorununun, ayrılma değil Cumhuriyet ile demokratik birlik sorunu olduğunu, bu bağlamda çeşitli seçenekleri gözönüne getirdiklerinde ayrı bir devlet seçeneğinin hem maddi temeli hem de fayda anlamında bir çözüm yolu olmadığı iddiası olsa bile, pratik değerinin en zayıf yol olduğunun görüleceğini, ikinci seçenek olan federasyon, otonomi gibi seçeneklerin kısmı bir uygulama özelliğine sahip olup Türkiye’deki Kürtler açısından durumun daha önemli farklılıkları olup, lehçe farklılıklar kadar Kürt-Türk içiçeliği olan bölgelerin durumu, Doğu’daki Kürt nüfusunun en azından bir katı kadar Batı’da bulunmasının federasyon ve otonomi tezinin de maddi temelinin elverişsizliğini gösterdiğini, üçüncü seçeneğin demokratik çözüm yolunun olduğunu, şimdiye kadar pek açıkça ifade edilemeyen teorik ve pratik yolları ile tartışılmayan aslında dünya çapında çok önemli sorunlara çözüm olan bu yaklaşımın Türkiye’de gündemleşmemesinin büyük bir şanssızlık kadar, demokrasinin tutarlı, ciddi gelişmemesinin bir sonucu olduğunu, halbuki Kürt problemine en ideal yaklaşımı demokratik kuram ve zengin pratikte görmek, rahatlıkla ideale yakın çözümleri üretmenin mümkün olduğunu, aslında elit casino giriş Cumhuriyetin kuruluşunun buna tarihi temeli verdiği gibi Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı’ndaki konuşmasının da çözümün bu yolda aranması gerektiğini gayet açık ortaya koyduğunu, İsviçre örneğinde olduğu gibi Avrupa'nın ve dünyanın birçok devletlerinde bu yolla çözüme ulaşıldığı halde Türkiye açısından en acı veren, neden dünya politikalarından ders çıkaramadığımız, ideale yakın bir çözüm imkanının var olduğu halde neden değerlendiremediğimiz sorusu olduğunu, birçok sorunda olduğu gibi hep isyan ve bastırmanın sanki tek yolmuş gibi davranıldığını, bunu Kürt sorununa ilişkin açmak gerektiğinde: ya ayrılık, isyan, buna karşı ya bastırma ve inkar yolunun seçildiğini, halbuki her iki yaklaşımın da çok denendiği halde verdiği muazzam acı kayıpları bir yana bırakıldığında bir çözüm gücü olmadığı gibi, sorunu ve toplumu çok ağır sorunlarla yüzyüze bırakmış olduğunu dile getirerek, gerek Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve sonraki yapısına ilişkin, gerekse de önemli bir son dönem isyanına çeyrek yüzyıldır neredeyse başlayan ve son 15 yıldır savaş boyutunda süren bir isyanın önde gelen sorumlusu olarak vardığı tarihi sonucun demokratik laik Cumhuriyetle bu çok ağırlaşmış sorunun, adı ne konulursa konulsun ancak kanıtı da ortaya çıkan demokratik birlik çözümü olduğunu, demokratik birlik çözümünün Türkiye’nin geleceği olduğunu vurguladıktan sonra, Demokratik birlik çözümü için tezler, başlığı altında, 1- Çözümün, ülke bütünlüğünü, ortak vatan gerçeğini daha da güçlendireceği, Bu konuda iddianamede Kürdistan’a dayalı bir devlet kurulması istenildiğinin, program ve konuşmalarından alıntılara dayanılarak belirtildiğini, bunun doğru olduğunu, ama her ilke ve programın yaşamda denendikten sonra ve bizzat savaş boyutunda bir mücadeleden geçtikten sonra uygulama değerinin daha iyi anlaşılacağını, dünyanın benzer iddialarla ortaya çıkan birçok gücünün sonuçta pratik yolun farklı olduğunu görüp değiştiklerini, zorla kurulan birliklerin dağıldığı gibi yapay anlamlı, temeli olmayan ayrı üniteler, birimlerin de birleşmekten kaçınamadıklarını, kocaman Sovyet sisteminin çözülürken 70 yıl sonra başta Avrupa Birliği olmak üzere Dünya çapında birçok birliğin kurulduğunu, ayrılık istemekle, hatta ayrılığı gerçekleştirmekte, arzulanan hedefe ulaşılamayacağını, birlik yararlıysa en son bunun hükmünün geçerli olacağını, 2- Çözümün, Demokratik Cumhuriyetin siyasal birlik ve bağımsızlık çerçevesinde olacağını, İddianamede Cumhuriyeti parçalamaktan da bahsedilse, program ve konuşma ifadelerinde buna benzer kanıtlar ortaya konulsa da, tarihin, dünya halklarının ve bizzat mücadelelerinin kendilerine öğrettiği ve çoktandır kabul ettikleri Cumhuriyetin, demokratik karakteri ile birlikteliğin en doğru olduğu kadar, mümkün pratik çözüm yolu olduğu, 3- Kürt toplumundaki dil ve kültür özgürlüğü, sorununun can alıcı yönünü teşkil etmekte olduğu, 1.ve 2. tezlerin sorunun bir vatan ve devlet yaratma olmadığını, vatanda özgür yaşamla devletle demokratik birlik olduğunu, bunun için tarihsel, siyasal ve anayasal zeminin açık olduğunu, iyi niyetli ve cesur yaklaşımların asgari demokratik ölçütler içinde kurulduğundan varolduğu sanılan sorunların o kadar da ağır olmadığı ve aşılacak cinste olduğunu ortaya koyduğunu, bununla birlikte dil yasağı ve kültürel özgürlüğün önündeki engellerin, sorunun en özgün yönünü oluşturduğunu, bu özgün yön üzerinde yoğunlaşamamanın çok karmaşık bir durum yarattığını, siyasal boyutla kültürel boyutun karışmasına ve sorunun birçok yanlış ifade tarzı ve beraberinde uygulamalara hatta isyanlara yol açabilmiş olduğunu, bunun bir talihsizlik olduğu kadar bilimsel yaklaşamamanın, dokumatik ideolojik yaklaşımın acı sonuçları olduğunu, dolayısıyla dil ve kültür özgürlüğüyle ifade etme araçları önündeki engellerin ortadan kaldırılmasının, sorunun yaşadığı karmaşayı aşmak kadar birçok yanlışı, korkuyu dolayısıyla tepkileri de kaldıracağını, ayrılık ve zayıflık yönünde değil, birlik, zenginlik ve güçlenme temelinde tarihi çözümü ve gelişmeleri beraberinde getireceğini, 4- Askeri ve silahlı güç yaklaşımlarının çözüm için anlamını yitirdiği ve terk edilmesi gerektiği, Şiddetle varılacak bir yol kalmadığı gibi, artık şiddetin gereksiz olup, sadece çıkmazı derinleştirdiği, tahribat ve acıyı artırdığı, sonuçta aynı noktaya gelindiği için bir an önce terk edilmesi gerektiği, 5- Başta PKK olmak üzere yasadışı konumda olan birçok örgütün barışla birlikte normal siyasal ve yasal sürece kendini uyarlaması gerekeceği, Silahlı çatışma ortamının ortadan kalkmasının yıllardır yasadışı konumda olan birçok örgütü demokratik ortamla bütünleşmeye iteceğini ileri sürdükten sonra; Sanık kişisel durumuyla ilgili olarak, çocukluk ve gençlik yıllarını ve PKK örgütünü nasıl kurduğunu anlattıktan sonra, kronolojik olarak bu yılları değerlendirdiğinde, yaşam çizgisine ta köyden beri damgasını vuran fazla tanımlanmamış, ama giderek bilimsel olmaya çalışan bir özgürlük anlayışının hakim olduğunu, PKK öncülüğündeki eylemliliklerindeki sorumluluğunun açık olduğunu, ama kendisinin eylem anlayışını izah etmeye yetmeyeceğini, yaşamının en zor sürecinin genelde isyan, özellikle de militanlık adına ortaya çıkan kişi ve yapıların tahribatını asgariye indirmek çabaları olduğunu, bunu sık şu örnekle dile getirdiğini: “Çingeneye paşalık vermişler.

1998/492 nolu iddianamesi ile; Sanık Abdullah ÖCALAN’ın 1978 yılında yasadışı bölücü terör örgütü PKK'yı kurduğu, sevk ve idare ettiği, örgüt elemanlarının birçok eylem gerçekleştirerek, asker, polis, geçici köy korucusu gibi devlet görevlilerini şehit ettikleri, sivil halktan birçok insanı öldürüp, yaraladıkları, böylece örgütün başı olan sanığın Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmağa matuf suçu işlediğinden bahisle TCK'nun 125. maddesine göre cezalandırılması istemiyle Adana DGM'ne açılan kamu davası da, bu mahkemenin 28.12.1998 gün ve 1998/245 Es. 24.12.1998’de Van Subayevleri önünde askeri servis aracına Hamdiye KAPLAN (Bervan, Amed, Mevsa Kod) intihar eyleminde bulunmuş, bir çocuk ölmüş, 24 asker ve sivil vatandaşımız yaralanmıştır. Sanık Abdullah ÖCALAN savunmalarında, Diyarbakır Cezaevi’nde örgüt elemanlarının, ölüm orucunda ölmesi üzerine Eruh ve Şemdinli baskın eylemleri kararlarını aldıklarını, kendisinin talimatıyla da, örgüt üyelerinin uyguladığını anlatmıştır. C. Savcılarınca alınan 03.04.1999 günlü ek ifadesinde: PKK'nın kurucusu olduğunu, kurulurken programını da yaptıklarını, o zaman bağımsız bir Kürdistan kavramı olduğunu, Marksist temele dayalı yeni bir sistem getireceklerini, ancak değişen olaylar ve zamanın kendilerine bu programın hayali olduğunu gösterdiğini, PKK kurulduktan sonra şiddete başvurulduğunu, ama zaman içerisinde PKK'nın gösterdiği bu şiddetten rahatsız olduğunu, 1993’ten sonra bütün çabasını PKK'yı şiddet unsurundan arındırıp siyasi kanal içerisine sokmayı amaçladığını, kendisinin uzun örgüt hayatında Kürtlerin özgürlüklerini Türkiye içerisinde bulduklarını gördüğünü, Kürtlerin derdinin ayrı bir devlet kurmak olamayacağını, federasyon ve otonominin çözüm olmadığını, bundan daha ileri bir çözümün demokratik sistem olduğunu, Türkiye’de de mevcut sistemde, Kürtlerin siyasal haklarının var olduğunu, 1990’lardan sonra Kürtler ile ilgili kültürel hakların geliştiğini ve halen yürürlükte olduğunu, Kürtçe kaset de çıkarıldığını, Kürt Enstitüsü kurulduğunu, Kürtlerin oy verdiği bir parti ve kültür derneklerinin olduğunu, bütün bu olanların Türkiye’de Kürtlerin özgür ifade hakkının geliştiğinin göstergesi olduğunu, PKK programının politik ve siyasi değerinin olmadığını, kavram olarak Kürdistan ibaresini kullandığını, coğrafi olarak ele aldığını, Kürt devleti kurmanın mümkün olmayacağının ilmen de sabit olup, gerekli de olmadığını, mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde demokratik ortamda her şeyin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu, kendisinin bu sonuca vardığını, Avrupa’ya siyasi faaliyette bulunmak için çıktığını, ancak hiçbir Avrupa ülkesinin siyasi sığınma hakkı vermediğini, Yunanistan’ın ve onunla ilişkili komploda yer alanların kendisini Türkiye’ye teslim etmekle, asıl hedeflerinin yüzyıllık Kürt-Türk düşmanlığının temelini atmak olduğunu ve kendisinin en büyük emelinin bu Kürt Türk düşmanlığına engel olmak olduğu, 1993’ten beri PKK'yı şiddet kullanan örgüt olmaktan çıkarıp, siyasi alanda faaliyet gösteren bir örgüt haline getirmek için çaba sarfettiğini beyan etmiştir.

Ebru Arzu ERDAL (Reni Kod) (Kl:37, Dz: 1)’deki anlatımında net bir şekilde (Dara Kod) adlı militanın örgüte ihanet ettiği bahanesiyle sanık Abdullah ÖCALAN’ın onayıyla ölümüne karar verildiğini ve infazı da kendisinin gerçekleştirdiğini söylemiştir. Keza Emirgan YAZGAN, Tahir BAŞKIR da aynı doğrultuda beyanlarda bulunmuşlar ve ilaveten uyuşturucu kaçakçılarından örgüte vergi adı altında para toplandığını, toplayan örgüt üyelerine de (Gözlük kod) adı verildiğini de sözlerine eklemişlerdir. 288) PKK terör örgütünün uyuşturucu ticareti yaptığını; Hakkı KITAY (Kl.:11 ve 39’daki ifadelerinde) örgüt ifadelerinde Selim ÇÜRÜKKAYA'nın kendisine örgütün Diyarbakır ve Bingöl illerinde esrar ve eroin işlerinin olduğunu, bunların naklini istediğini, ayrıca PKK'nın da geçişler ve sevkiyatta yardımcı olacağını belirtmesi üzerine uyuşturucu işine girdiğini ve uyuşturucuları Almanya’da pazarladıklarını, örgütle, anlaşması uyarınca uyuşturucudan elde edilen paraların büyük bir bölümünün PKK’ya verildiğini açıklamışlardır. Ayrıca Paris Kriminoloji Enstitüsü Raporu’nda da uyuşturucu kaçakçılığının yurtdışı bölümünün PKK doğrultusunda faaliyet yürüten dernekler ve bunlara bağlı paravan şirketler ve kuruluşlarca yürütüldüğü, yurtdışında bu nedenle mahkemelere sevk edilen 503 kişiden 315’inin de tutuklandığı belirtilmiştir.

Kredi kartı ile para yatırma işlemleri, Gobahis kullanıcıları arasında en popüler yöntemlerden biridir. Omaha Hold’em’de ise oyunculara dört kapalı kart verilir ve ortak bir masa kartı kullanarak en iyi eli oluşturmaya çalışırlar. Gobahis, kullanıcılarına Bitcoin ve diğer kripto para birimlerini kullanarak hesaplarına para yatırma imkanı tanır. Gobahis Para Yatırma ve Çekme Yöntemleri, kullanıcıların siteye para yatırırken ve kazançlarını çekerken kullanabilecekleri farklı seçenekleri kapsar. Gobahis, kullanıcılarına banka havalesi, elektronik cüzdanlar (örneğin PayPal, Skrill, Neteller), kripto para birimleri gibi çeşitli çekim yöntemleri sunar. Hesap doğrulama işlemi, kullanıcıların güvenliği için gereklidir ve bu işlem tamamlandıktan sonra para çekme işlemleri sorunsuz bir şekilde gerçekleşir. Bonusun belirli bir çevrim şartı olabilir ve bu şartlar yerine getirilmeden bonus kazançları çekilemez. Öncelikle, bonusun belirli çevrim şartları olabilir. Bu çevrim şartları, bonusun gerçek paraya dönüştürülmesi için kullanıcıların belirli bir miktarda bahis yapmasını gerektirir. Bu adımdan sonra üyelik işlemi sonrası gerçekten uzun uzadıya müşteri destek ekibine lisansları ile ilgili, para çekme ve yatırma işlemleri ile ilgili gayet fazla miktarda soru sorduk ve tatmin edici yanıtlar aldık. Hoş geldin bonusu, yeni üyelerin ilk para yatırma işlemleri sonrasında aldıkları bir bonus türüdür ve bu bonus, kullanıcıların başlangıçta daha fazla bahis yapmalarına olanak tanır. Bu destek hizmetlerini kullanarak, hesap ayarları, para yatırma ve çekme işlemleri veya genel kullanım ile ilgili her türlü sorunuza hızlı ve etkili çözümler bulabilirsiniz.Hesabınıza giriş yaptıktan sonra, çeşitli bahis seçenekleri, casino oyunları ve diğer hizmetlerden faydalanmaya başlayabilirsiniz. Kullanıcılarını her zaman en yeni ve popüler oyunlarla buluşturmayı hedefleyen bu platform, slot oyunlarından masa oyunlarına, video pokerden canlı casino deneyimlerine kadar birçok farklı türde oyun seçeneği sunmaktadır. Online sektörde hizmet veren bahis siteleri kullanıcılar tarafından mümkün olduğu kadar fazla görüntülenen site olmaya çalışırlar. Matadorbet, kullanıcılarına geniş bir spor bahisleri yelpazesi sunarak, her kesimden sporseverin ilgisini çekmeyi başarmıştır; futboldan basketbola, tenisten hentbola kadar pek çok farklı spor dalında bahis yapma imkanı sağlar. Üyelerine başarılı bir çizgide ev sahipliği yaparak kısa sürede gelir kapısı yaratma imkanı veren Mariobet dünyası, oyuncuların kendilerine olan ilgisini artırmayı başarmaktadır. Gobahis mobil uygulaması ise, kullanıcılara daha da hızlı bir erişim sağlar. Matadorbet, haftalık ve aylık bazda düzenlediği promosyonlarla kullanıcıların sürekli olarak yeni fırsatlardan yararlanmalarını sağlar. Hesap doğrulama işlemi, kullanıcıların kazançlarını çekmeden önce tamamlamaları gereken bir adımdır ve bu işlem, kullanıcıların güvenliğini sağlamak amacıyla yapılır. Ayrıca, site üzerinde giriş yapmadan önce kullanıcıların dikkat etmesi gereken birkaç önemli husus bulunmaktadır.

Gobahis Deneme Bonusu, yeni kullanıcıların siteyi yatırım yapmadan denemelerine olanak tanır ve bu süreçte kazanç elde etme şansı sunar. Deneme bonusu ise, yeni kullanıcıların herhangi bir yatırım yapmadan siteyi denemelerine imkan tanır. Kullanıcılar, bu bonusu kullanarak daha fazla bahis yapabilir ve kazançlarını maksimize edebilirler. Bu bonusların dışında %20 Rulet Nakit İade Bonusu, 25 Free Spins Kampanyası, % 10 Blackjack Geri Ödeme Bonusu, Canlı Casino’da %10 Geri Kazan Bonusu, Mr Oyun Mobil’e Özel %10 Geri Kazan Bonusu,Blackjack Cumartesi 15 TL Bonusu ve Pazar Gününe Özel %10 Geri Kazan Bonusu gibi bonuslarda siz değerli casino tutkunlarını beklemektedir. Bu hesaplar ayrıca, kullanıcıların site ile ilgili sorularını yöneltebileceği, şikayetlerini dile getirebileceği ve anında geri bildirim alabileceği bir kanal görevi görür. Gobahis de bu platformu etkin bir şekilde kullanarak, kullanıcılarına anında bilgi akışı sağlamaktadır. Bu da kullanıcılar arasında bir topluluk duygusu oluşturur ve bahis deneyimini daha keyifli hale getirir. Gobahis Para Yatırma Yöntemleri, kullanıcıların hesaplarına para yatırırken kullanabilecekleri farklı seçenekler sunarak, finansal işlemlerini kolaylaştırır.

Bahsegel 811 giriş

Sitelerin, tasarımlarının, sade olması, kullanıcıların işlemlerini daha kolay yapmalarını sağlıyor. Bu firmalar, Avrupa merkezli olup Türkiye’de hizmet veren en güvenilir bahis sitelerinin hizmetlerini hiçbir sorun yaşanmadan sunmasını sağlıyor. Türkiye bahis piyasasında çok sayıda yabancı bahis sitesine erişim yapılabilmesi, kullanıcıların en güvenilir bahis sitesini seçme çalışmaları yapmasını sağlıyor. Bahis dünyasında aktif bir kullanıcıysanız, bir bahis sitesine giriş yapmanın bazen düşündüğünüzden daha karmaşık olabileceğini bilirsiniz. Bir bahis sitesine üye olmadan önce, o sitenin güvenilirliği hakkında bilgi sahibi olmak büyük bir önem taşır. Curacao lisansı, Gobahis’in kullanıcılarına adil, şeffaf ve güvenli bir bahis deneyimi sunduğunu gösterir ve siteye üye olmayı düşünen kullanıcılar için önemli bir güvence sağlar. Şeffaf hizmetleri sayesinde en çok yorumlar alan siteler arasında yer alıyor. Bu lisans sayesinde Gobahis, bahis severler tarafından güvenilir bir platform olarak kabul görmektedir. Bu adres, Gobahis yönetimi tarafından sık sık yenilenir ve kullanıcılarla çeşitli kanallar üzerinden paylaşılır. Matadorbet, kayıt olduktan sonra hesabınızı aktif hale getirebilmek için e-posta adresinize bir doğrulama linki gönderir; bu link üzerinden e-posta adresinizin doğruluğunu teyit etmeniz ve hesabınızı aktive etmeniz gerekmektedir.

Casino plus 180


Relevant News:

neobet sportwetten leovegas betting telegram kaydol casibom güncel giriş pazartesi